Av. Orhun Türkoğlu

Boşanma Davaları Ne Kadar Sürer?

Boşanma davaları süre açısından çekişmeli ve anlaşmalı boşanma davaları olarak ikiye ayrılabilir;

  1. Anlaşmalı boşanma davaları mahkemenin iş yüküne göre değişmekle birlikte genellikle bir veya iki ay içerisinde neticelenebilir.
  2. Çekişmeli boşanma davaları açısından ise standart bir süre belirleyebilmek oldukça güçtür, davanın hangi şehirde hangi adliyede görüleceği dahi süreyi etkileyebilir.

Örneğin İstanbul’da açılacak bir boşanma davası ile bir Anadolu şehrinde açılacak boşanma davası süre açısından farklılık gösterebilir. Boşanma davasının süresi temel olarak mahkemenin iş yükü ile orantılı bir şekilde değişmektedir . İstanbul Adliyesi örneği için bu süre iki ile üç sene arasında bir ortalamaya sahipken dava yükünün daha az olduğu bir mahkemede bir sene içerisinde boşanma davasının neticelenmesi mümkündür. Ancak belirtildiği gibi süreyi etkileyen bir çok faktör bulunmaktadır, mahkemenin iş yükü boşanma davasının süresini etkilediği gibi boşanma davasının nedeni de ve tarafların talepleri de boşanma davasının süresini etkilemektedir. Diğer taraftan tarafların boşanma davasının nedeni ya da nedenlerini ispatlamak için kullanacakları deliller dahi süreyi etkilemektedir. Bu nedenle her boşanma davasının sayılan nedenlere göre kendi koşulları içerisinde değerlendirilerek bir süre tahmini yapmak mümkün olabilecektir.

Anlaşmalı boşanma davası ne kadar sürer?

Mahkemenin iş yüküne göre değişmekle birlikte genellikle bir veya iki ay içerisinde neticelenebilir.

Çekişmeli boşanma davaları ne kadar sürer?

Standart bir süre belirleyebilmek oldukça güçtür, davanın hangi şehirde hangi adliyede görüleceği dahi süreyi etkileyebilir. Örneğin İstanbul’da açılacak bir boşanma davası ile bir Anadolu şehrinde açılacak boşanma davası süre açısından farklılık gösterebilir. Boşanma davasının süresi temel olarak mahkemenin iş yükü ile orantılı bir şekilde değişmektedir .

Boşanma Davalarında Mal Paylaşımı Nasıl Yapılır?

Boşanma davalarında mal paylaşımı ancak boşanma kararının kesinleşmesi ile birlikte mümkün olacaktır. Boşanma davası ile birlikte mal paylaşımı talep edilirse mahkemece mal paylaşımı davasının tefrikine karar verilecektir ve mal paylaşımı davası ayrı bir esas numarası alacak ve yargılaması ayrı bir şekilde yapılacaktır. Bu halde mal paylaşımı davası boşanma davasının sonucunu bekleyecek yani boşanma davasını bekletici mesele yapacaktır. Boşanma davasında verilen boşanma kararının kesinleşmesi ile yani boşanma kararına itiraz edilmesi halinde istinaf mahkemesince denetimden geçerek itirazın reddedilmesi ile birlikte mal paylaşımı davası görülmeye başlayabilecektir. Mal paylaşımının esası açısından yani eşlerin var ise seçmiş olduğu bir mal rejimi, mal rejimi seçilmemişse kanuni mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimi usulüne göre mal paylaşımı gerçekleştirilecektir. Burada mal rejimlerine de değinmekte fayda bulunmaktadır , eşler evlenmeden önce, evlenirken yahut evlendikten sonra kanunen imkan tanınan üç mal rejiminden birini seçebilme imkanına sahiptir. Bunlar ; Mal Ayrılığı Rejimi, Paylaşmalı Mal Ayrılığı Rejimi ve Mal Ortaklığı Rejimleridir . Bu mal rejimlerinden birinin seçilmemesi halinde yani genel olarak çoğu evlilikte görüldüğü üzere Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi kanuni mal rejimi olarak uygulanmakta ve bu mal rejiminin tabi olduğu esaslara göre mahkemece mal paylaşımı yapılmaktadır. Çoğu evlilikte uygulanan edinilmiş mallara katılma rejimi hakkında kanuni tarifiyle kısaca bilgi vermek gerekirse ; Edinilmiş mal, her eşin bu mal rejiminin devamı süresince karşılığını vererek elde ettiği malvarlığı değerleridir. Bir eşin edinilmiş malları özellikle şunlardır; 1. Çalışmasının karşılığı olan edinimler, 2. Sosyal güvenlik veya sosyal yardım kurum ve kuruluşlarının veya personele yardım amacı ile kurulan sandık ve benzerlerinin yaptığı ödemeler, 3. Çalışma gücünün kaybı nedeniyle ödenen tazminatlar, 4. Kişisel mallarının gelirleri, 5. Edinilmiş malların yerine geçen değerler.

Boşanma Davaları Ne Kadar Sürer?

Boşanma Davalarında Yetkili Mahkeme

Boşanma davalarında yetkili mahkeme Türk Medeni Kanunu’nda özel olarak belirlenmiş olup Hukuk Muhakemeleri Kanununda yer alan genel yetki kuralına tabi değildir. Türk Medeni Kanunun 168. maddesine göre “Boşanma veya ayrılık davalarında yetkili mahkeme, eşlerden birinin yerleşim yeri veya davadan önce son defa altı aydan beri birlikte oturdukları yer mahkemesidir. ” . Yetkili mahkeme belirlenmesinde taraf açısından seçimlik bir yetki mevcuttur , eşlerden biri kendi yerleşim yerinde ya da diğer eşin yerleşim yerinde boşanma davasını açabilir ayrıca eşlerin birlikteyken son defa altı ay süresince birlikte oturdukları yer mahkemesinde de boşanma davası açılabilir. Boşanma davasını açan eş sayılan yerlerden yani yetkili mahkemelerden birinde boşanma davasını açabilir , davanın yetkisiz bir mahkemede açılması halinde yetkili mahkemeyi seçme hakkı yani hukuki ifadesi ile seçimlik hak davalı tarafa geçer. Davalı taraf boşanma davasına sunmuş olduğu yetki itirazında yetkili mahkemeyi göstererek davanın gösterdiği yetkili mahkemeye gönderilmesini sağlayabilir.

Boşanma Davası Nasıl Açılır?

Boşanma Davaların Tazminat

Boşanma davalarında tazminat maddi ve manevi tazminat olarak ikiye ayrılmaktadır;

1-Maddi tazminat; mevcut veya beklenen menfaati boşanma yüzünden zarar gören eşin diğer eşten kusursuz ya da daha az kusurlu olmak kaydı ile talep ettiği tazminattır. Burada boşanma nedeni ile kusursuz ya da daha az kusurlu eşin boşanma sebebiyle mahrum kalacağı mevcut ve beklenen menfaati bir örnekle açıklamak gerekirse ;boşanma nedeni ile yeni bir ev , eşya , taşınma gibi giderler yapmak zorunda kalacak olmak, aynı şekilde evlilik esnasında eşinin sağlık sigortasından faydalanmasına rağmen boşanmadan sonra sağlık harcamalarında sigortadan faydalanamamak gibi.

1.1-Maddi tazminatın takdirinde yani tazminatın meblağında etkili olan birden fazla faktör bulunmaktadır, başlıcaları şu şekildedir; Tarafların ekonomik durumları, Tarafların kişisel halleri, Tarafların yaşı , Tarafların yeniden evlenme şansı, Tarafların mevcut veya beklenen menfaatlerinin ağırlığı, Tarafların evliliğinin süresi, Taraflar arasındaki mal rejimlerinin sona ermesi nedeniyle yoksun kalınan menfaatler, Tarafların eğitim durumları gibi özellikleridir. Bunun yanı sıra tazminatı belirlemede sınırlayıcı etki yaratan bir diğer faktör de verilecek tazminatın ilgili eşi zengin etmeyecek miktarda olmasıdır.

1.2-Maddi tazminata peşin olarak hükmedilebildiği gibi irat şeklinde ödenmesine de hükmedilebilir. Ancak peşin olarak hükmedildiği durumda tazminattan buna uygun şekilde indirim yapılması gerekir.

1.3-İrat şeklinde ödenmesine karar verilen tazminat; Eşin yeniden evlenmesi , Eşlerden birinin ölümü , Evlenme olmaksızın evliymiş gibi birlikte yaşaması , Yoksulluğunun ortadan kalkması, Haysiyetsiz hayat sürmesi halinde kesilmektedir.

1.4- Tarafların malî durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hâllerde iradın artırılması veya azaltılmasına karar verilebilir. Hâkim, istem hâlinde, irat biçiminde ödenmesine karar verilen maddî tazminat veya nafakanın gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir. Ancak uygulamada çoğunlukla tazminatın toptan ödenmesine karar verilmektedir ve husumetin bir an önce bitirilmesine önem verilmektedir.

1.5-Maddi tazminat için faiz istenmiş ise boşanma hükmünün kesinleşmesinden itibaren faize hükmedilecektir. Boşanma davasının kesinleşmesinden itibaren istenilen maddi tazminatta faiz dava tarihinden itibaren işlemeye başlayacaktır.

1.6- Maddi tazminat boşanma hükmünün kesinleşmesinden itibaren bir yıl geçmekle zaman aşımına uğrar yani boşanma hükmünün kesinleşmesinden itibaren bir yıl içerisinde maddi tazminat , açılacak bir dava ile talep edilmelidir.

2-Manevi Tazminat ; Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevî tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir. Boşanmaya neden olan olaylara örneğin zina, hakaret, fiziksel şiddet, cinsel ilişkinin gerçekleştirilememesi gibi olaylardır.

2.1-Boşanmada manevi tazminatın amacı boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan eşin bozulan ruhsal dengesini telafi etmektir.

2.2- Yine maddi tazminatta olduğu gibi manevi tazminatta da sınırlayıcı etken tazminatın bir tarafın zenginleşmesine yol açmayacak meblağ olmasıdır.

2.3-Boşanma ile birlikte istenilen manevi tazminat harca tabi olmayıp manevi tazminatın kabulü veya reddi halinde de nispi vekalet ücretine hükmedilmez ancak boşanmadan sonra açılan manevi tazminat davasında harç alınır ve vekalet ücretine hükmedilir.

2.4-Ayrıca maddi tazminattan farklı olarak manevi tazminata irat şeklinde hükmedilemez , peşin ve toptan ödenmelidir.

2.5- Burada manevi tazminat için en kritik husus boşanmaya neden olaylara ilişkin istenilen manevi tazminatta söz konusu olayın ispat edilmesi gerekmektedir aksi takdirde diğer tüm koşullar gerçekleşmiş olsa dahi manevi tazminata hükmedilemez

Boşanma Davalarında Nafaka

Boşanma davalarında nafaka davanın açılması ve devamı esnasında önlem olarak hükmolunan tedbir nafakası, davanın nihayete ermesi ile hükmolunan yoksulluk ve müşterek çocuklar için iştirak nafakası olmak üzere üçe ayrılır; 1-TMK 169. Maddesinde tedbir nafakası düzenlenmiştir ; “Boşanma veya ayrılık davası açılınca hâkim, davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri re’sen alır. “. 1.2-Boşanma davasının açılması ile birlikte hakim eşlerin barınmasına geçinmesine mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri alacak bu konularda istek bulunmasına gerek olmadan kendiliğinden ne gibi önlemler alınması gerektiğini tayin ve takdir edecektir. Davaya bakan hakim kanuna uygun olarak davanın devamı süresince eşlerin barınması mallarının yönetimi için gerekli geçici önlemleri alacak özellikle eşlerin barınması yanında onların ve yanlarında bulunan çocukların geçim, bakım ve korunmaları için önlemler alacak bu konularda istek olmasa bile kendiliğinden harekete geçecektir Dava sonuçlanana ve hüküm kesinleşinceye kadar devam edecek bu nafakaya tedbir nafakası denilmektedir. Bu nafaka dava tarihinden itibaren aksine bir talep yoksa başlamaktadır ve kararın kesinleşmesi ne kadar devam etmektedir . 2-Yoksulluk Nafakası ise TMK 174. maddede düzenlenmiş olup ; “Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz.” 2.1- En önemli koşul boşanma hükmünün kesinleşmesi ve nafaka talep eden eşin boşanmaya neden olan olaylarda yükümlü olan eşe nazaran daha ağır kusurlu bulunmaması gerektiğidir. Yani eşit kusur halinde de yoksulluk nafakasının diğer koşulları oluşmuş ise eşler yoksulluk nafakası talep edebileceklerdir. 2.2- Yoksulluk nafakası boşanma davası içinde ve onun devamı sırasında istenebileceği gibi boşanma davası sonuçlandıktan sonra harcı verilerek açılacak ayrı bir dava ile de istenebilir. Yoksulluk nafakası ödemekle yükümlü olan eş kusursuz dahi olsa koşulları oluşmuş ise yoksulluk nafakası ödemek zorundadır yani Örneğin her iki eş kusursuz dahi olsa ancak evliliğin devamı mümkün olmasa, yoksulluğa düşecek olan eş diğer eşten yoksulluk nafakası talep edebilecektir. 2.3-Yoksulluk nafakası için diğer önemli olan husus talep eden eşin boşanma sebebiyle yoksulluğa düşecek durumda olmasıdır. Eşin yoksulluktan kurtulacak derecede mal varlığı veya geliri mevcutsa bu halde yoksulluk nafakası talep edemeyecektir. Son olarak Yoksulluk nafakasının son koşulu talep eden eşin diğer eşe nazaran daha az kusurlu veya eşit kusurlu bulunması veya boşanmaya sebep olan olaylarda tamamen kusursuz olmasıdır. 2.4-Yoksulluk nafakası bilinenin aksine irat biçiminde yani aydan aya taksitler halinde hükmedilmek zorunda değildir, tazminat gibi tek seferde toptan ödemeye de hükmedilebilir. 2.5- Yoksulluk nafakasına hükmedilirken tutarın belirlenmesi esnasında hakim tarafların ekonomik gücünü değerlendirir , paranın enflasyonist ortamda alım gücü göz önünde tutulur ve sonraki yıllarda artış oranı da aynı şekilde aynı karar içerisinde belirlenebilir. 2.6- Yoksulluk nafakasının kaldırılması; Taraflardan birinin ölümü halinde yoksulluk nafakası kendiliğinden kalkar Nafaka alacaklısı eşin evlenmesi halinde yoksulluk nafakası kendiliğinden kalkar, Nafaka alacaklısı eşin evlenme olmadan başka biriyle evlilik dışı yaşam sürmesi mahkeme kararıyla yoksulluk nafakası kaldırılabilir, Nafaka alacaklısı eşin haysiyetsiz hayat sürmesi halinde mahkeme kararıyla yoksulluk nafakası kaldırılabilir , Nafaka alacaklısı eşin yoksulluğunun ortadan kalkması halinde mahkeme kararıyla yoksulluk nafakası kaldırılabilir . 3-İştirak Nafakası Türk Medeni Kanununun 182. maddesinde düzenlenmiştir, maddeye göre ; “Mahkeme boşanma veya ayrılığa karar verirken, olanak bulundukça ana ve babayı dinledikten ve çocuk vesayet altında ise vasinin ve vesayet makamının düşüncesini aldıktan sonra, ana ve babanın haklarını ve çocuk ile olan kişisel ilişkilerini düzenler. Mahkeme, kararında kişisel ilişki düzenlemesinin gereklerinin yerine getirilmemesi hâlinde, çocuğun menfaatine aykırı olmamak kaydıyla velayetin değiştirilebileceğini ihtar eder. Velâyetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlâk bakımından yararları esas tutulur. Bu eş, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorundadır. Hâkim, istem hâlinde irat biçiminde ödenmesine karar verilen bu giderlerin gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir. “. 3.1- Iştirak nafakası velayet hakkı kendisine bırakılmayan eşin velayet hakkı kendisine verilen eşe çocuğun bakım ve eğitim giderleri karşılığı gücü oranında yapacağı katkıdır. İştirak nafakası velayet hakkı kendisine bırakılan eş tarafından çocuk adına istenir . 3.2-Velayet kendisine bırakılan eş açıkça iştirak nafakasını istemediğini belirtmediği müddetçe hakim iştirak nafakası belirleyerek velayeti kendisine verilmeyen eşi iştirak nafakası ödemekle yükümlü kılar . 3.3-İştirak nafakasının miktarı TMK 330. maddede düzenlenmiştir buna göre ; “Nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir. Nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun gelirleri de göz önünde bulundurulur. Nafaka her ay peşin olarak ödenir. Hâkim istem hâlinde, irat biçiminde ödenmesine karar verilen nafakanın gelecek yıllarda tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir. “ 3.4-Madde metinden de anlaşıldığı gibi iştirak nafakasını belirlerken hakim, çocuğun yaşını, cinsiyetini , öğrenim durumunu, bakım ve geçim durumu ile sağlık ve hastalık durumlarını kısacası çocuğun ihtiyaçlarını yine ana ve babanın ekonomik ve sosyal durumlarını, ödeme güçlerini , hayat koşullarını, çocuklarının sayısını, yine nafaka talep edilen çocuk veya çocukların gelirleri varsa bu gelirleri de göz önünde tutacaktır. , 3.5-İştirak nafakası miktarı hakimin takdirinden bağımsız olarak anlaşma ile de belirlenebilir. Anlaşmalı boşanma ya da Çekişmeli boşanma davasında taraftar nafakanın miktarı konusunda anlaşarak euro , dolar gibi bir para cinsinden de iştirak nafakasının ödenmesine karar verilmesini talep edebilirler. Ancak bunun için mutlaka anlaşma gereklidir, anlaşmanın bulunmaması halinde hakim Borçlar Kanunu 83 maddesini de nazara alarak nafaka meblağını mutlaka Türk Lirası olarak belirleyecektir . 3.6-Yoksul olan veya lehine yoksunluk nafakası hükmedilen kişi aleyhine iştirak nafakasına hükmedilemez. Bu gibi kişiler aleyhine aynı zamanda iştirak nafakası davası açılamaz. 3.7- Iştirak nafakasının miktarı değişen durumlara ihtiyaçlara ve çocuğun yaşına göre yeniden belirlenebilir, azaltılabilir, artırılabilir ya da tamamen ortadan kaldırılabilir. 3.8-İştirak nafakası çocuğun ergin olmasına kadar devam eder, erginlik 18 yaşın doldurulması ile başlar. Evlenme de kişiye ergin kılar, diğer taraftan kişi mahkemece de ergin kılınabilir. Her 3 durumda da iştirak nafakası sona erer. Çocuk ergin olduğu halde eğitimi devam ediyorsa ana ve baba durum ve koşullara göre kendilerinden beklenebilecek ölçüde olmak üzere eğitimi sona erinceye kadar çocuğa bakmakla yükümlüdürler . Ancak bu halde iştirak nafakası küçüğün ergin olmasıyla sona erecek ancak eğitimine devam eden çocuk anne ve babasından kendisine yardım nafakası verilmesini bağımsız dava açarak isteyebilecektir.

Boşanma davalarında nafaka davanın açılması ve devamı esnasında önlem olarak hükmolunan tedbir nafakası, davanın nihayete ermesi ile hükmolunan yoksulluk ve müşterek çocuklar için iştirak nafakası olmak üzere üç halde ödenen nafakalardır.

Boşanma davasının açılması ile birlikte hakim eşlerin barınmasına geçinmesine mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri alacak bu konularda istek bulunmasına gerek olmadan kendiliğinden ne gibi önlemler alınması gerektiğini tayin ve takdir edecektir. Davaya bakan hakim kanuna uygun olarak davanın devamı süresince eşlerin barınması mallarının yönetimi için gerekli geçici önlemleri alacak özellikle eşlerin barınması yanında onların ve yanlarında bulunan çocukların geçim, bakım ve korunmaları için önlemler alacak bu konularda istek olmasa bile kendiliğinden harekete geçecektir Dava sonuçlanana ve hüküm kesinleşinceye kadar devam edecek bu nafakaya tedbir nafakası denilmektedir.

Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek tarafın, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak istediği nafakadır.

Taraflardan birinin ölümü halinde yoksulluk nafakası kendiliğinden kalkar , nafaka alacaklısı eşin evlenmesi halinde yoksulluk nafakası kendiliğinden kalkar, nafaka alacaklısı eşin evlenme olmadan başka biriyle evlilik dışı yaşam sürmesi halinde mahkeme kararıyla yoksulluk nafakası kaldırılabilir, nafaka alacaklısı eşin haysiyetsiz hayat sürmesi halinde mahkeme kararıyla yoksulluk nafakası kaldırılabilir , nafaka alacaklısı eşin yoksulluğunun ortadan kalkması halinde mahkeme kararıyla yoksulluk nafakası kaldırılabilir.

Iştirak nafakası velayet hakkı kendisine bırakılmayan eşin velayet hakkı kendisine verilen eşe çocuğun bakım ve eğitim giderleri karşılığı mali gücü oranında yapacağı katkıdır.

Çocuğun yaşı, cinsiyeti , öğrenim durumu, bakım ve geçim durumu ile sağlık ve hastalık durumları kısacası çocuğun ihtiyaçlarını, yine ana ve babanın ekonomik ve sosyal durumları, ödeme güçleri , hayat koşulları, çocuklarının sayısı, yine nafaka talep edilen çocuk veya çocukların gelirleri varsa bu gelirleri göz önünde tutularak belirlenir.


 

Mevcut veya beklenen menfaati boşanma yüzünden zarar gören eşin diğer eşten kusursuz ya da daha az kusurlu olmak kaydı ile talep ettiği tazminattır. Burada boşanma nedeni ile kusursuz ya da daha az kusurlu eşin boşanma sebebiyle mahrum kalacağı mevcut ve beklenen menfaati bir örnekle açıklamak gerekirse ;boşanma nedeni ile yeni bir ev , eşya , taşınma gibi giderler yapmak zorunda kalacak olmak, aynı şekilde evlilik esnasında eşinin sağlık sigortasından faydalanmasına rağmen boşanmadan sonra sağlık harcamalarında sigortadan faydalanamamak gibi.

Akordiyon İaMaddi tazminatın belirlenmesinde tarafların ekonomik durumları, tarafların kişisel halleri, tarafların yaşı , tarafların yeniden evlenme şansı, tarafların mevcut veya beklenen menfaatlerinin ağırlığı, tarafların evliliğinin süresi, taraflar arasındaki mal rejimlerinin sona ermesi nedeniyle yoksun kalınan menfaatler, tarafların eğitim durumları gibi özellikleridir. Bunun yanı sıra tazminatı belirlemede sınırlayıcı etki yaratan bir diğer faktör de verilecek tazminatın ilgili eşi zengin etmeyecek miktarda olmasıdır.aMaddi tazminatın belirlenmesinde tarafların ekonomik durumları, tarafların kişisel halleri, tarafların yaşı , tarafların yeniden evlenme şansı, tarafların mevcut veya beklenen menfaatlerinin ağırlığı, tarafların evliliğinin süresi, taraflar arasındaki mal rejimlerinin sona ermesi nedeniyle yoksun kalınan menfaatler, tarafların eğitim durumları gibi özellikleridir. Bunun yanı sıra tazminatı belirlemede sınırlayıcı etki yaratan bir diğer faktör de verilecek tazminatın ilgili eşi zengin etmeyecek miktarda olmasıdır.çeriği

Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olan diğer taraftan istediği tazminattır. Boşanmaya neden olan olaylara örneğin zina, hakaret, fiziksel şiddet, cinsel ilişkinin gerçekleştirilememesi gibi olaylardır