You are currently viewing Delilin Mahkemece Verilen Kesin Süreden Sonra Sunulması Yargılamayı Geciktirme Amacı Taşımıyorsa Süresinden Sonra Sunulan Delil Kabul Edilebilir
Delilin Mahkemece Verilen Kesin Süreden Sonra Sunulması Yargılamayı Geciktirme Amacı Taşımıyorsa Süresinden Sonra Sunulan Delil Kabul Edilebilir

YARGITAY

  1. Hukuk Dairesi 2020/1146 E. , 2021/4791 K.
    “İçtihat Metni”
    MAHKEMESİ: … BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
    DAVA TÜRÜ: TAPU İPTALİ VE TESCİL, ALACAK
    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, alacak davası sonunda, yerel mahkemece tapu iptali ve
    tescil isteminin reddine, alacak isteminin ise davalı … yönünden kabulüne karar verilmiş, davacı
    vekilinin istinaf başvurusu üzerine … Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince 6100 sayılı HMK’nın
    353/1.b.2 maddesi gereğince hükmün ortadan kaldırılmasına, davanın kabulü ile dava konusu … parsel
    sayılı taşınmazın tapu kaydının iptaline ve davacı adına tesciline ilişkin olarak verilen karar, davalı …
    tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan
    28/09/2021 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı … vekili Avukat …ile temyiz
    edilen davacı vekili Avukat … geldiler. Davetiye tebliğine rağmen davalı … vekili Avukat gelmedi.
    Yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin
    kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği
    bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi
    alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
    -KARAR
    Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, mümkün
    olmazsa tazminat istemine ilişkindir. Davacı, maliki olduğu dava konusu … parsel sayılı taşınmazın satışı için davalı …’ı … 8. Noterliği’nin 19/04/2016 tarihli vekaletnamesi ile vekil tayin ettiğini, davalı …’in de anılan taşınmazı 29/04/2016 tarihinde diğer davalı …’ya satış yoluyla devrettiğini, tüm ihtarlarına rağmen satış bedelinin ödenmediğini, akabinde yaptığı araştırmada davalı … ile … adına hareket eden dava dışı …’ın aralarında sözleşme tanzim ettiklerini öğrendiğini, sözleşme içeriğinden anlaşılacağı üzere davalıların el ve işbirliği içerisinde kendisini zararlandırma kastı ile hareket ettiklerini, gerçek amaçlarının en başından beri satış bedelini ödememek olduğunu, kayıt maliki …’nin de işin içerisinde yer aldığını ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile adına tescilini, mümkün olmazsa tazminini istemiştir.
    Davalı …, dava konusu taşınmazı satış bedelini tapu müdürlüğünde ödeyerek satın aldığını, davacının
    aldatılmasının ve diğer davalı … ile işbirliği içerisinde hareket etmesinin söz konusu olmadığını, aksine
    … ile husumet yaşadığını, davacı ve …’in birlikte hareket ettiklerini, yanında çalışan dava dışı …’ın
    kafasına silah dayayarak alacaklısı … gözüken bir kısım belgeler imzalatıldığını, bu belgeler ile
    aleyhlerine icra takipleri başlatıldığını, soruşturmanın halen devam ettiğini belirterek, davanın reddini
    Savunmuştur. Diğer davalı …, süresi geçtikten sonra sunduğu cevap dilekçesi ile; iddiaların yersiz olduğunu, 19/04/2016 tarihli sözleşmeden anlaşılacağı üzere davacı tarafından ibra edildiğini, artık davacının hiç bir hak ve alacağının bulunmadığını, sadakat ve özen borcuna uygun hareket ettiğini bildirip, hakkındaki davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davalıların çıkar ve işbirliği içerisinde hareket ettiklerinin kanıtlanamadığı, ancak resmi akde göre satış bedelinin davalı … tarafından alındığı, aksinin aynı kuvvette delil ile ispat edilebileceği, dosyaya sunulan 29/04/2016 tarihli belgenin davalı …’yi bağlamayacağı gerekçesiyle, tapu iptal ve tescil isteminin reddine, alacak isteminin ise davalı … yönünden kabulüne karar verilmiş, davacı vekilinin istinaf başvurusu üzerine, … Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince, davalı …’in satış bedelini davacıya ödediğini ispat edemediği, dosyaya süresinden sonra sunduğu ve karşı çıkılan 19/04/2016 tarihli belgeye değer verilemeyeceği, diğer davalı …’nin ise ticaretle uğraştığı, basit bir araştırma ile taşınmazın gerçek değerini belirleyebileceği, akitteki değer ile rayiç değer arasında fahiş fark olduğu, …’nin ise akitteki değeri ödediğini beyan ettiği, durumu bilebileceği, davalıların el ve işbirliği içerisinde hareket ettikleri gerekçesiyle, 6100 sayılı HMK’nin 353/1.b.2 maddesi gereğince hükmün ortadan kaldırılmasına, davanın kabulü ile dava konusu … parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptaline ve davacı adına tesciline karar verilmiştir. Getirtilen kayıtlardan; davacı …’ın … 8. Noterliği’nin 19/04/2016 tarih ve … yevmiye no’lu vekaletnamesi ile maliki olduğu dava konusu … parsel sayılı taşınmazını dilediğine dilediği bedelde satmaya, satış bedellerini almaya ve gerekli diğer işlemleri yapmaya davalı …’ı vekil tayin ettiği, dava konusu 658 m2’lik bahçe niteliğindeki … parsel sayılı taşınmazın tamamı davacı adına kayıtlı iken, davacıya vekaleten davalı …’in taşınmazın tamamını 29/04/2016 tarih ve … yevmiye no’lu işlemle 277.000,00 TL bedel üzerinden davalı …’ya satış suretiyle devrettiği, …’ye vekaleten taşınmazı dava dışı …’ın temlik aldığı kayden saptanmıştır. Öte yandan, davalı … vekili tarafından davaya cevap dilekçesi ekinde 19/04/2016 tarihli adi yazılı belge örneğinin sunulduğu, anılan belgede; “… ili … ilçesi … mahallesi … mevkii … parsel numarası ile tapuda kayıtlı taşınmazın 19.04.2016 tarihinde … 8. Noterliğinde … tarafından verilen vekaletle bedelini …’a nakten ödeyerek satın aldım. 19.04.2016 tarihi itibariyle hiçbir borç ve alacak ilişkimiz kalmamıştır. … adına kayıtlı bulunan elektirik ve su abonelikleri tarafımca en kısa sürede devralınacaktır. Bu tarih itibariyle … adına çıkacak bütün borçlar …la alakası olmayıp tarafımca ödenecektir. İş bu sözleşme karşılıklı olarak imzalanmıştır. ” açıklamasına yer verilerek, satıcı sıfatı ile …’ın, alıcı sıfatı ile …’ın imza attığının gözüktüğü, mahkemenin verdiği süre gereğince 13/11/2018 tarihinde davalı … vekilince belge aslının dosyaya ibraz edildiği ve yazı işleri müdürlüğü kasasında muhafaza altına alındığı anlaşılmıştır. Davacı vekili tarafından 19/04/2016 tarihli belgeye karşı, ibranameyi kabul etmediklerini, müvekkilinin böyle bir belge imzalamadığını, parağraflar arasında boşluk bulunduğunu, daha sonra doldurulmuş olabileceğini, yazılarda kullanılan kalemlerin farklı olduğunu, satış bedeli belirtilmediğini ve belgenin geçersiz olduğunu beyan ettiği görülmüştür. Hemen belirtilmelidir ki, ileri sürülen iddia karşısında 19/04/2016 tarihli adi yazılı belgenin geçerli olması halinde uyuşmazlığın çözümünde etkili delillerden biri olduğu muhakkaktır. Ancak, anılan belgenin sonradan sunulması nedeniyle delil olarak dikkate alınıp alınmayacağı hususu öncelikle çözümlenmelidir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Sonradan delil gösterilmesi” başlığını taşıyan 145. maddesinde; “(1) Taraflar, Kanunda belirtilen süreden sonra delil gösteremezler. Ancak bir delilin sonradan ileri sürülmesi yargılamayı geciktirme amacı taşımıyorsa veya süresinde ileri sürülememesi ilgili tarafın kusurundan kaynaklanmıyorsa, mahkeme o delilin sonradan gösterilmesine izin verebilir.” düzenlemesine, madde gerekçesinde ise; “Uygulamada, davaların uzamasının temel sebeplerinden birinin de gereksiz yere yeni delil sunulması ve bu konuda taraflara verilen sürelere uyulmaması olduğu bilinmektedir. Maddenin ilk fıkrasıyla, Kanunda belirtilen sürelerden sonra, davada yeni delil sunulmasının yasak olduğu kural olarak benimsenmiştir. Fakat iki istisna kabul edilmiştir. Yeni delil sunulması talebi yargılamayı geciktirme amacı taşımıyorsa veya delilin süresinde sunulmaması ilgili tarafın kusuru dışında bir sebebe dayanıyorsa, hâkim gerekçesini de belirtmek şartıyla, yeni delil sunulmasına izin verebilir. Bu şekilde delil sunma kuralına istisna getirilmesi, hukukî dinlenme hakkının tabiî bir sonucudur.” açıklamasına yer verilmiştir. Yukarıda yer verilen Kanun maddesi ve gerekçesi birlikte değerlendirildiğinde, davalı …’in vekalet görevini kötüye kullanmadığını savunduğu ve bu savunmasını ispat için 19/04/2016 tarihli belgeyi dava dosyasına ibraz ettiği, iddiaları reddetmiş sayılarak savunmasını en baştan itibaren vekalet görevini kötüye kullanmadığına dayandırdığı davalı …’in 19/04/2016 tarihli belgeyi ibrazı ile yargılamayı geciktirme amacı taşımadığı, hukuki dinlenme hakkı gereğince savunmasını ispat etmek için çabaladığı gözetildiğinde anılan belgenin delil olarak incelenmesi gerektiği anlaşılmıştır. Hal böyle olunca, 19/04/2016 tarihli belgeye karşı davacı tarafın yazı, imza ve geçersizlik iddiaları bulunması nedeniyle, öncelikle söz konusu belge hakkında davacı tarafın itirazlarını karşılayacak şekilde yazı, imza vb. incelemelerin usulünce yaptırılması, geçerli olduğunun saptanması halinde anılan belge değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Davalı … vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 371/1-a maddesi uyarınca … Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının BOZULMASINA, HMK’nun 373/2. maddesi gereğince dosyanın kararı veren … Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 24.11.2020 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 3.050.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın ise temyiz edene geri verilmesine, 28/09/2021 tarihinde
    kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi